01-16-2017, 08:37 PM
2013 yılındaki tanıtım videosu ile bir anda tüm dikkatleri üzerine çeken Tom Clancy's The Division uzun süreden sonra nihayet kapalı beta sürecine girdi. Üç günlük beta sürecinde oyun hakkında fikir edinmemize izin veren Ubisoft yoğun talep üzerine betayı dört güne çıkardı. Biz de bu beta sürecinde edindiğimizi izlenimleri sizlerle paylaşalım dedik.
The Division: TPS RPG Hack’n Slash…
İlk olarak bizleri şaşırtan bir gerçek ile başlayalım. The Division’ın sıradan bir aksiyon TPS oyunu olduğunu düşünüyorsan tekrar düşünün. Zira oyunu TPS yapan tek şey bakış açısı. The Division’ı bütün olarak incelerseniz RPG veya Diablo ya da bir MMO gibi loot üzerine kurulu bir oyun olduğunu göreceksiniz. Yani hikayesi yoğun aksiyon TPS bekliyorsanız The Division size istediğinizi vermeyecektir. Fakat loot için oyuna tekrar tekrar giren bir RPG türü severseniz The Division’ın ilginizi çekebileceğini söyleyebilirim.

Oyunun türü konusunda fikir edindiğimize göre gelelim 2013 yılından bu yana konuşulan grafiklere. E3 2013’teki sunumunda ağızları açık bırakan bir grafiğe sahip olan The Division tahmin edebileceğiniz üzere downgrade'e uğramış. Hani uğramasa şaşırırdık desek yerinde. Çünkü Ubisoft’un oyunlarını bu şekilde duyurduğunu artık sağır sultan bile duydu. Her ne kadar grafiklerde bir düşüş söz konusu olsa da en azından benim oynadığım platform olan PC’de yüksek grafik ayarlarında oyun gayet güzel görünüyor (ve de evet, bunu duymak istediğinizi biliyorum; arabaların kapsı kapanıyor). Çevre tasarımları ve New York’un aktarımı gayet başarılı. Hatta bu tasarımlar kar efektleri ile oturup izlenilesi bir hal alıyor.
Para Bütün Kötülüklerin Anası
Bilmeyenler için The Division’ın hikayesinden de bahsedelim. Amerikan’ın en çok alışveriş yapılan günü olan Black Friday’de banknotlar üzerinden yayılan bir virüs Amerika’yı deyim yerinde ise yerle bir ediyor. Hızlıca yayılan virüs insanları öldürüyor ve kaos ortamı kaçınılmaz oluyor. İşte bu sırada da şehirde dengeyi sağlamak için biz yani The Division ekibi gönderiliyor. İşte The Division betasına böyle bir ortamda başlıyoruz. Her ne kadar şehrin belli bir kısmını görsek de sözü edilen kaosa her cadde ve sokakta şahit oluyoruz.

Oynanışta ise daha önce bahsettiğimiz RPG öğeleri göze çarpıyor. Oyunda birçok RPG’de yer alan envanter ve karakter sistemi yer alıyor. Hatta üstümüze başımıza giydiğimiz kıyafetleri değiştirirken herhangi bir RPG’de zırhınızı değiştiriyor gibi hissedebilirsiniz. Ya da silahlarınızı değiştirirken kendinizi Diablo’daki gibi DPS’e göre seçim yaparken bulabilirsiniz. Hatta ve hatta –her ne kadar betada yer almasa da- craft sistemi için topladığımız eşyalara bakılırsa RPG’lerde yer alan ayrı ayrı craft sınıfları olacağını bile varsayabiliriz.
The Division: TPS RPG Hack’n Slash…
İlk olarak bizleri şaşırtan bir gerçek ile başlayalım. The Division’ın sıradan bir aksiyon TPS oyunu olduğunu düşünüyorsan tekrar düşünün. Zira oyunu TPS yapan tek şey bakış açısı. The Division’ı bütün olarak incelerseniz RPG veya Diablo ya da bir MMO gibi loot üzerine kurulu bir oyun olduğunu göreceksiniz. Yani hikayesi yoğun aksiyon TPS bekliyorsanız The Division size istediğinizi vermeyecektir. Fakat loot için oyuna tekrar tekrar giren bir RPG türü severseniz The Division’ın ilginizi çekebileceğini söyleyebilirim.

Oyunun türü konusunda fikir edindiğimize göre gelelim 2013 yılından bu yana konuşulan grafiklere. E3 2013’teki sunumunda ağızları açık bırakan bir grafiğe sahip olan The Division tahmin edebileceğiniz üzere downgrade'e uğramış. Hani uğramasa şaşırırdık desek yerinde. Çünkü Ubisoft’un oyunlarını bu şekilde duyurduğunu artık sağır sultan bile duydu. Her ne kadar grafiklerde bir düşüş söz konusu olsa da en azından benim oynadığım platform olan PC’de yüksek grafik ayarlarında oyun gayet güzel görünüyor (ve de evet, bunu duymak istediğinizi biliyorum; arabaların kapsı kapanıyor). Çevre tasarımları ve New York’un aktarımı gayet başarılı. Hatta bu tasarımlar kar efektleri ile oturup izlenilesi bir hal alıyor.
Para Bütün Kötülüklerin Anası
Bilmeyenler için The Division’ın hikayesinden de bahsedelim. Amerikan’ın en çok alışveriş yapılan günü olan Black Friday’de banknotlar üzerinden yayılan bir virüs Amerika’yı deyim yerinde ise yerle bir ediyor. Hızlıca yayılan virüs insanları öldürüyor ve kaos ortamı kaçınılmaz oluyor. İşte bu sırada da şehirde dengeyi sağlamak için biz yani The Division ekibi gönderiliyor. İşte The Division betasına böyle bir ortamda başlıyoruz. Her ne kadar şehrin belli bir kısmını görsek de sözü edilen kaosa her cadde ve sokakta şahit oluyoruz.

Oynanışta ise daha önce bahsettiğimiz RPG öğeleri göze çarpıyor. Oyunda birçok RPG’de yer alan envanter ve karakter sistemi yer alıyor. Hatta üstümüze başımıza giydiğimiz kıyafetleri değiştirirken herhangi bir RPG’de zırhınızı değiştiriyor gibi hissedebilirsiniz. Ya da silahlarınızı değiştirirken kendinizi Diablo’daki gibi DPS’e göre seçim yaparken bulabilirsiniz. Hatta ve hatta –her ne kadar betada yer almasa da- craft sistemi için topladığımız eşyalara bakılırsa RPG’lerde yer alan ayrı ayrı craft sınıfları olacağını bile varsayabiliriz.

- MUSTAFA KEMAL ATATÜRK